Dead Poets Society

Edebiyat Uyarlaması Film; Ölü Ozanlar Derneği

             Şiir her zaman yaşayan bir varoluş biçimidir ve bu nedenle şiir yazabilmek ve yazdığınızın şiir olduğunun anlaşılması sadece seçilmiş ruhlara bahşedilmiş bir lütuftur. Her şiir olarak sunulan metin şiir olmadığı gibi, bir klanın yada kitlenin ortaklaşa uzlaşıp, çok fazla karşımıza çıkan bir metin olduğu için de onu şiirsel bir metin olduğunda uzlaşamayız. Çok şükür bana bahşedilmiş olan yaratıcı deha olma özelliğimle şiirsel metin ile şiirsel olmayanı ayırt edebiliyorum. Rilke, Rimbaud, Shakespeare, Ingeborg Bachmann, Paul Eluard, Louise Glück dediğimde bunların şair olduklarının kanıtı şiirsel metinlerinin özgünlüğüdür. Yine en sanatsal metinlerin ortaya çıkaran Dahi Şairler şiirlerini yazarken en üst düzey varoluşsal bir yaratılışla bir nevi inşirah etmiştir. Bu edebiyat uyarlaması sinema filmini seviyor olmamın nedenlerinden birisi aslında sıradan bir varoluşun disipline edilen bir sistem içinde yaratıcı olan bireylerin içlerindeki yaratıcılığa ket vurması ve bunu fark eden bilgelik ruhu taşıyan usta bir öğretmenin yeniden çevresindeki öğrencilerine aydınlatıcı bir rehber olabilmesidir. Bunun için yine yerleşik değer yargılarıyla savaşmak ve insandaki doğal sanatsallığın varlık kazanmasının yeni bakış kazandıran eğitimde öncü rehber öğretmenlerle mümkün olabileceğini göstermektedir.

 

Ölü Ozanlar Derneği " Dead Poets Society" En iyi özgün senaryo akademi ödülünü alan Sinema / Edebiyat eseri izlenmeye ve okunmaya değer.

Robin Williams’ın oynadığı bu film en başarılı edebiyat uyarlamalarından birisi; ancak her zaman savunduğum görüş şudur ki Edebiyat Sinema’dan güçlüdür. Bir şiirin film içerisinde okunması sizin hayal dünyanızı belirli görsellik, işitsellik ile yönetmen ve senaristin kurgusuyla sınırlandırırken; doğrudan okuduğunuz bir metin olarak şiir sizde çok anlamlılığın zihinsel kapılarını açar.

*Her öğrencinin içinde açığa çıkmayı bekleyen bir gizilgüç vardır. Önemli olan bu yaratıcı özü açığa çıkarabilecek; doğal, içten, kalıplara sığmayan, deneyimli, öğrenmeye ve öğretmeye meraklı bir öğretmenle karşılaşmış olmasıdır.

* Sanata mesafeli, belli kalıplara bağlı didaktik bir öğrenme içselleşmiş bir öğrenme değildir.

*Sanat hayatımıza, ruhumuza ne kadar sızarsa o kadar yaratıcı ve orijinal fikirler, estetik bir bakış kazanabiliriz.


***Metnin ilk oluşum zamanı 11.06.2019 tarihinde instagram sayfam olan varoluşumegitimdankoçluk sayfasındadır. Bugün yeniden metnimi biraz daha genişlettim. Tekrar blog sayfamda değişik zamanlarda metni okuyup yeni eklemeler mümkün.









Yorumlar

Tüm zamanlar