Les Amants du
Pont-Neuf
Köprüüstü âşıkları
Yönetmen: Leos Carax
Oyuncular: Juliette Binoche, Denis Lavant
Müzikler: David Bowie, Les Rita Mitsouka,Iggy
Pop, Arvo Pârt
Juliette Binoche, bir
filmde oynuyorsa genelde izlerim. Bazen bir yönetmeni sevdiğim için bütün
filmlerini izlemek isterim nasıl Fransız Yeni Dalga beğenim oluştuysa zamanla,
Juliette Binoche de beğendiğim oyunculardan. Bazen konusunu pek beğenmesem de
sırf Juliette Binoche oynuyor diye sonuna kadar filmi izlemeye katlanırım.
Bazen birini seversiniz sevmediğiniz
huylarını tolere edersiniz onun gibi bir şey. Bireysel tarihimde
oyunculuk deneyimim tiyatro ile daha çok haşır neşir oldum. Çocukluğumdan
itibaren sahnede olma, bir şarkı söylemek, bir oyun tasarlamak ve yönetmenlik
benim en keyif aldığım şeylerden biriydi. Rönesans insanı Lenorda da Vinci gibi *çok
kimlikliyimdir ve sürekli kendimi keşfetmek isterim. İzmir’de Lisede bir
tiyatro grubum oldu, kendi yazdığım oyunları ve birbirimizi oyun arkadaşı, rol
arkadaşı olarak seçtiğimiz arkadaşlarımızla İzmir’deki diğer okullarda da
oyunlarımızı sergilemiştik. Buarada ModernDans, Ritmik Jimnastik devam ediyor. Diğer
arkadaşlarım konservatuara girdiler ve sahne sanatçılığını meslek olarak
seçerek özel bir tiyatro kurdular sonra. Güzelliğim, zekâm, oyunculuğumdaki
başarım kadar Doğa ve Fen bilimlerinde de öğretmenlerimin bu çocuk bir Deha her
alanda çok başarılı ve zeki dedikleri Mehtap
Kılıç Aziza La’Ra Kuğu’dur. En
yetkin olduğu konuların başında şairliği,
beste yapması, opera söylemesi, roman yazması, edebi, felsefi, psikanaliz alanındaki bilgi ve birikimi yine
övülesi konular. Kendisi ilerleyen süreçlerde Akademik bir Kariyer olarak
Felsefe’ye olan derin âşkı ile Viyana üniversitesi’nde bir grup arkadaşı ile
gitmeye karar vermişlerdi. Şuan eğer hayat benim seçimlerimin kontrolünde
olsaydı Viyana Üniversitesi’nde Göstergebilim,
Kadın Çalışmaları olmak üzere seçmiş olduğum belki sonradan değişebilecek alanlarda
bir Akademik Kariyer oluşturmuş ve belki bunun yaratmış olduğu iktidar hırsım
benim bambaşka bir kimlikle söylem üretmeme ve belki bir Avrupalı kimliğimi
şekillendirmemi sağlayabilirdi. Ancak ben biraz Ahmet Hamdi Tanpınar gibi arafta olmak ve bağımsız olmaya teğellendim. Trajik unsurlar benim için aşılması gereken yollardır,
bu nedenle Sufizm’e inanıyorum ve Allah’a
inanıyorum. Beni güçlü kılan en önemli
kaynağım Allah’a inanıyorum. Ben öyle olsun istemedim, biraz durumlar öyle
gelişti. İnsanlar birbirlerini can kulağıyla dinlemezler, dinleyemezler de
genellikle, çünkü zihinleri kendi dünyalarıyla doludur. Ancak başka bir yerde,
başka araçlarla kendilerinden bir şey buluyorlarsa yada onları kendi
dertlerinden uzaklaştıracak geçici bir avuntu oluşturuyorsa; bunları sanat
çatısı altında toplayabiliriz. Biraz, müzik, biraz resim, biraz yazı, biraz
edebiyat. En iyisi bir sanat dalına kancayı takıp önemli insan olmayı oynayıp,
dünyanın bir sahne olduğunu ve irademiz dışında başımıza türlü şeyler gelebileceğini
ihtimali bazı insanları gençlik zamanlarında uğramıyor. Herşeyi ben yaptım, ben
çok ünlü ve önemliyim histerisi diğerlerinin kurtuluşu olmuyor aslında. Onların
diğerlerini oyalaması sonucunda hakikat değişmiyor, toplum değişemiyor, sistem
değişemiyor. Sistemi ne hiyerarşik iktidar oluşumları, ne klanlar, ne
akademisyenler değiştiremiyor, ne de sanat değiştiremiyor; bunlar sadece bir
avuntu. Sistemin herkesin lehine, her birey için olanaklar alanının açıldığı,
özgürce seyahat edebildiği, güvenli barınma hakkının olabildiği, güzel hoşuna
giden mekanlar yaratıp,yemekleri yiyebildiği, sanat yapma vesairenin bir grup azınlığın
ayrıcalığı olmadığı, herkesin sanat yapabildiği ve herkesin yükselmesini sağlayan,
herkesin eşit düzlemde önemli insan olabildiği, bir hiyerarşik katlanma ve
yabancılaşma döngüsüne kapılmadığı yöntemler mevcut. Bu yöntemlerden bazıları:
Slovaj Zizek’in de anlatmaya çalıştığı kitleselleşmemiş tikelliklerin
varlığında, ötekileştirilmiş hiçleştirilmiş bireylerin varlığını ortaya
koymasında, sistemsel olarak Fidel Castro’nun uygulamaya çalıştığı somut
örnekte, Zizek’in ifade ettiği gibi küreselleşmiş kapitalizme karşı evrensel
olanı yaratmakta ve oluşmasına bireylikler olarak aktif aktörler olmaktadır.
Bunun için ayrıştırıcı, ötekileştirici, birbirini ezerek yada çıkar kumpasları kurarak
sahneye çıkmaya, holdingleşmeye, şirket kurup kâr marjını arttırıp sonrada kültürel
bir alanda büyüme marjına geçmek aslında çoğunluğun azınlık lehine insan sömürüsüdür
bu şekilde bir varlık, kimlik oluşumu evrensel insan hakikatinin varlığını
oynamak ve sağlıklı ekolojik bir dünya tasavvurunun bir parçası olmak anlamına gelmiyor,
yeterince insansal bir varoluş içinde devinmemizi sağlayacak anahtar ve tarihin
yaşadığımız dünyanın kurucu aktörleri olmakla mümkündür.
Les Amants du Pont-Neuf( Köprüüstü âşıkları) 1991 yapımı film, Fransız
yönetmen Leos Carax'in Alex üçlemesi serisinin 3.uzun metrajlı filmi. Ejderha
ile görme yetisini yitirmek üzere olan bir ressamın varoluşsal âşklarını
anlatan aynı zamanda Fransa'nın kapitalist dünyanın yansıyan dramatik kent
kültürünü aktaran sancılı ve tutkulu bir film. Hiper gerçek buluyorum bu filmi.
Alex, Fransız Devriminin 200.yılı kutlamaları için hazırlanan Pount-Neuf
köprüsünde yaşamaktadır. Pount-Neuf, mülkiyetsizlerin, kaybolanların yeridir.
Köprü tadilat nedeniyle kapalıdır. Ressam Michele çellist sevgilisinden yeni
ayrılmıştır, sokaklarda onu aramaktadır. Köprüde kalır ve Alex ile karşılaşır.
Alex ile Michele arasında yavaş yavaş gelişen bir tutku başlar.
Michele'i ailesi aramaktadır, çünkü görme yetisini yeniden kazanması mümkündür.
Bu nedenle basin ve medya yoluyla ilan verirler. Alex, afişleri yakar, Michele
ile biraz daha kalmak istiyordur. Michele Alex'in portre resmini yapmak
istemektedir. İradeleri bir noktada çözülür Âşk'ın varoluşsallığına kendilerini
bırakırlar.
.
.Michele ; "İnsan rüyasında
gördüğü birini aramalı, Bu hayatı kolaylaştırır"
.
.
*Metnin ilk biçiminden bugüne Slovaj Zizek metinleriyle bağ kurup anlama sürecimle ilişkilendirdim. Bireysel tarihimle bilinçdışı psikanalitik ivmeyle bilinç akışı nehir metne dönüştü; daha bir köpüklü kahve kıvamında ; Politik Sanat içerikli bir metin
Yorumlar
Yorum Gönder