Before Midnight ( Geceyarısından önce) 3 ( Before 3’lemenin, 3.sü)

 


Yönetmen; Richard Linklater

Senaryo; Richard Linklater, Kim Krizan, Ethan Hawke,Julie Delphy

Oyuncular; Ethan Hawke ( Jesse Wallace rolünde) , Julie Delphy ( Yeşil Haçta çalışan Yeşil aktivist rolünde) 3.Before’de ikiz kızları olan ve birlikte yaşamaya çalışan 2 yakın ilişkideki insan rolündeler.

Yapım; 2013

Süre; 109 dakika

Sinemanın Konusu;  Before Sunrise (1995) ve Before Sunset (2004) in devamı olan, Before üçlemesinin üçüncü sinema anlatımı. Sinema,  yakın ilişkideki 2 insan olan Jesse (Ethan Hawke) ve Céline'in (Julie Delpy) ikiz kızlarıyla birlikte Yunanistan'da bir yaz tatili geçirmelerini konu alıyor.  Sinemanın çekimleri, Ağustos 2012'de başladı ve bir zamanlar yazar Patrick Leigh Fermor'a ait olan Kardamyli evi de dahil olmak üzere tamamı Güney Yunanistan'daki Mora Yarımadası kıyısında çekildi . Jesse ve Celine 2.filmdeki süreç doğrultusunda tekrar karşılaşmaları ile aslında birbirlerine âşık olduklarını anlıyorlar ve Jesse eşinden ayrılarak Amerika’da değil, Celine ile Paris’te ikiz kızlarıyla yaşıyor. Ancak oğlu Hank’ı sadece tatillerde görebiliyor ve onunla ilgili yeterince sorumluluk almadığını düşünerek suçluluk hissediyor. Eski eşi oğlunun kendisiyle yaşamasını istediği için oğlunu vermiyor. Celine’de Amerika’da yaşamak istemiyor bu durumda Jesse oğluna karşı hissettiği babalık sorumluluğunu tam olarak yerine getiremediğini düşünürken bir taraftan halâ âşık olduğu kadın Celine’den ve ikiz kızlarından ayrılmak istemeyişinin gerilimli sürecini yaşıyor. Bu tatil boyunca aralarındaki dialoglarda ilişkilerine zarar veren çatışmalı bir durum haline geliyor. Aralarında bir otel odasında romantik bir gece yaşamayı düşlerken gerçekliklerindeki çelişkiler, çatışmalar tekrar bilinç düzlemine çıkıyor ve kavga ediyorlar. Jesse daha önceki Before Sunrise ve Before Sunset’de de ataerkil, maço karakterini romantizm görüntüsü altında kişiliğinin arka planında yansıtmamak için aşırı gayret gösteren çatışmadan, kavga etmekten kaçıngan bir tip. Celine ise hem aktivist tarafı hem de feminist politik bir tavrı var dünyaya ve ilişkilerine karşı, daima iktidar biçimlerini çözümlemeye çalışan ve mücadele eden bir kişilik. Bu kendisi olmak savaşının bir kadının kendisi olma halinin ne olduğunu anlatmaya çalışırken Jesse onu anlamamakta ısrarcı, çünkü çatışma istemiyor. Bu durumda Celine ona karşı duyguları geri çekiliyor, artık ona âşık olmadığını düşünüyor. Konuşmaları sırasında bir yerde Slyvia Plath ile kendisini karşılaştırıyor ve evlilik kurumunun, bir kadının doğasını anlamayan kendi bencil arzularıyla meşgul olan bir erkeğin nasıl kadını intihara sürükleyebileceğini örneklendiriyor. Celine duygularını yoğun yaşayan, entelektüel yaratıcılığı olan bir kadın, şarkıcı olabilir, gitar çalabilir, beste yapabilir, kitap yazabilir, Jesse’den daha iyisini yaratabileceğinin farkında. Ancak annelik rolü, toplumsal politik kimliği, başkalarını kendinden daha çok düşünen, anaç yapısı bütün kadınların benzer bir tarihsel süreçten geldiğini de konuşmalarında ifade ediyor. Karşı taraf bu kısımla ilgili değil, Jesse’nin tek düşündüğü şey cinsellik gibi görünüyor,  Celine’ye karşı duyduğu tutkulu âşk dışında ne kızlarının yeterince sorumluluğunu alıyor ne de oğlunun, tek düşündüğü kendisinin ünlü bir yazar kimliği olması ve başkalarının sürekli ona hayranlık duyması konusunda eril iktidarını yüceltmek istiyor. 



Celine’nin gerçekten ne kadar yetenekli olduğu, kendisinden daha yaratıcı bir deha olabileceği hakkında hiç düşünmüyor. Aralarında uzlaşmaz çatışmaya karşılık yine de birbirlerinden vazgeçemiyorlar, deniz kıyısında en son olarak Jesse, Celine’ye yazdığı mektubu okuyor, tek istediği ölünceye kadar onu sevmeye devam etmek ve Jesse’nin de uzlaşımcı bir karakter olmasını bekliyor. En son sahnede ilk tanışmalarının romantik karşılaşması hatırına duygularından vazgeçmiyor ve birbirlerinden de vazgeçmiyorlar, âşklarına sahip çıkıyorlar gibi görünüyor. Sinemanın genel olarak yazım tekniğinde feminist mercek ve ataerkil merceği dialektik bir çatışma olarak sunarken konuşmaların genel akışı bu şekildeydi. Aynı zamanda romantik âşk ile daha bireysel hırsların, doyumsuzlukların oluştuğu modern kapitalist üretim ilişkilerinin doğurduğu evlilik kurumunun dialektik bir çatışması verilmiş. Genel olarak her şeye karşın romantik âşkı haklılaştırma yönünde bir anlatım tekniği kullanılmış. 3 sinemayı Before 3’lemesi olarak ard ard izlemek ve analiz sürecimde ilişkilere bakış açıma benzer bazı ifadeler buldum, özellikle Celine’yi öfkelendiren şeylerin birçok kadının temel sorunu olduğu, feminist bir mercekle kadın öfkesinin, incinmişliğinin Ingeborg Bachman’ı hatırladım burada yine insan ilişkilerinin basitliğinde görülen eril tahakkum, onun ifadesiyle büyük olaylarda değil en basit insan ilişkilerinde görmek, tanık olmak mümkün.

Yorumlar

Tüm zamanlar