Arctic ( Kutup) Sinemasının (Eko politik +Logoterapi+Siyaset Felsefesi) Kritiği



Yönetmen: Joe Penna

Sinema tarihi : 2018

Senaryo : Joe Penna, Ryan Morrison

Oyuncu :

Overgard: Mads Mikkelsan

2.kadın oyuncu ( Helikopter kazasından yaralı kurtulan ) : Maria Thelma Smaradottir

Film : İzlanda’da 19 günde çekilmiş.

         Arctic filminde Mads Mikkelsen adeta gerçek bir belgesel anlatıcısı gibi rol yapmış, kendisi için de en zor film deneyimlerinden birisi olmuş. Hakikaten çok zor duygusal olarak insanı zorlayan bir film. 2025'de sonuna kadar arada mola vererek de olsa izleyebildiğim ve insan olmaya, hayat mücadelesine dair inanılmaz gerçekçi, senaryo görüntü ağırlıklı ve müzik fonda bağırmadan akıyor, anlatmak istediğini öz bir şekilde anlatıyor. Tek başınalık, umut, umutsuzluk, ilerleme, hayatın yaşamaya değer olup olmadığına dair bir başkasının varlığının umudu, insan olmanın son nefesine kadar yaşamayı savunmak olduğuna dair tekrar tekrar izlenip üzerine felsefi metinler döktürerek deşarj olabilirsiniz. Anlamlı bir sinema endüstrisi ürünü olmuş.

Sinemada Akış :



           Mads Mikkelsan Kuzey Kutup Bölgesi’nde dağlık ve tamamen karlarla kaplı uçsuz bucaksız beyazlık içinde beyazlığa batmış bir uçak cesedi ve bir adamın yaşama umuduyla yola devam etme serüvenine tanık oluyoruz. ..................................................

............................................

...................................................

(.... yazının tamamına Sinema Hakkında 2026'da yayımlanacak olan kitabımdan okuyabilirsiniz. Öncelikle yayınlanmış eserlerimi okumanız önerilir.)




 Yazı yazmayı biliyor bir Robinson olarak uçağın üzerine yazıyla kendisinin sağ olduğunu 1 kişi olarak kurtulduğunu yazıyor. Böylece bir helikopter iniş yaparsa ceset uçağın yanında yaşayan bir canlı insan olduğunu bu yazıdaki işaretten gelip görebilir. Sürekli bir umutla yeniden yere çakılan helikoptere kadar umudu daha canlı henüz yeterince yaşam enerjisi azalmadı. Yere çakılan helikopterden sağ kurtulan kadın karnından yaralı, onun yarasını zımbayla zımabalayarak etin canlanmasını, kanın akışının durmasını sağlayarak ilk yardım müdahalesini yapıyor. Ancak kadınla aynı dili konuşmuyorlar, evrensel olan İngilizce burada evrensel bir dil olarak anlaşma aracı halinde değil. Sadece bedenin yaşamak için son çırpınışlarında hayatta kalma içgüdüsü ile hareket eden 2 canlı insan türü oldular. Bu durumda erkek için kadını kurtarma arzusu da bir yaşama bağlanma sebebi haline geldi, önce tek başınaydı, şimdi artık 2 kişi olarak manevi bir inanç oluştu kendisinde, etik bir inanç sürekli kadına onu kurtaracağını söyleyerek aslında kendisinin yaşama arzusunu da diri tutmuş oluyor. Kendi dışındaki bir sebebe bağlı olan yaşama inancı kişinin yaşama isteğini güçlendiriyor. Bu durum Viktor Frankl’ın Logoterapi yaklaşımını hatırlatıyor, Viktor Frankl, kendi terapi yöntemini bu şekilde kuruyor, kendisinin varoluşunu başka insanların kurtuluşuna bağlayarak bir anlam yaratarak. Kadın ağır yaralı ilerleyen günlerde, saatlerde ölebilir, adam da ölebilir, ancak bir anlam yaratıyor, birilerinin gelip güvendikleri insanların gelip onları kurtaracağına dair inanç boyunca yaşama bağlanıyorlar. Bu durumda yaşamı anlamlı kılan 2 şey bu sinemadan çıkarsama yapabiliriz.:.............................

...............................................

...........................................


(.... yazının tamamına Sinema Hakkında 2026'da yayımlanacak olan kitabımdan okuyabilirsiniz. Öncelikle yayınlanmış eserlerimi okumanız önerilir.)









Kutup ayısı mı daha vahşi, insan mı daha vahşi ? Soru : Kim daha vahşi bu durumda, yuvasını işgal ettiği için kükreyen kutup ayısı mı haklı? Yoksa insan denen varlık kendi canını kurtarma pahasına bilmeden işgal ettiği kutup ayısının yuvası olduğunu anladığı anda artık kendi canını kurtarmak için kutup ayısına ateş fırlatması mı daha vahşice?

Sonuç: ....................

...........................

...................


(.... yazının tamamına Sinema Hakkında 2026'da yayımlanacak olan kitabımdan okuyabilirsiniz. Öncelikle yayınlanmış eserlerimi okumanız önerilir.)






 23.02.2025 saat: 01.20

Sinema Kritisyeni : Mehtap Kılıç Aziza La’Ra Kuğu Şans

Açıklama: Bu metin, ilerleyen süreçlerde Sinema veya Felsefe veya Psikanaliz hakkında oluşturabileceğim bir kitap objesinin parçalarından biri olabilir. Özgünlüğünü etik olarak korumasını dilerim, esinlenebilirsiniz ancak özgün ifadelerim bana kalsın, herkes kendi özgünlüğünde var olsun.

Yorumlar

Tüm zamanlar