Kayıtlar

Eylül, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
  The Lake House Yönetmen ; Alejandro Agresti Yazan ; David Auburn Oyuncular ; Kate ( Sandra Bullock), Alex ( Keanu Reeves)         Kate, Göl kıyısında yalnız yaşayan bir doktordur. Chicago'daki işi için taşınmak durumunda kalır. Göl evinden ayrılırken posta kutusuna, kendisinden sonra eve taşınacak kişi için kendi adına gelecek mektupları göndermesi için bir not bırakır. Mimar olan Alex, notu bulur ve Kate ile mektuplaşmaya başlarlar. Ancak her ikisi de farklı zaman boyutlarında yaşamaktadırlar. Karşılaşmaları mekansal olarak mümkün olsa da zamansal olarak mümkün olamaz reel anlamda. Ancak mantık dışı bir şekilde zaman boyutunu aşarak karşılaşmayı mümkün hale getirirler. * Bilimkurgusal fantastik öğeler ile lirik metaforik romantik öğeler filme şiirsel bir anlam katar. Böylece ben bu filmi sevmiş olurum. * Jane Austen'in Persuasion romanına göndermeler içerir. Kate, Alex'den ,Babasının kendisine hediye etmiş olduğu romanı evde unutmuş...
Resim
                               Undine Yönetmen: Christian Petzold Oyuncular: Paula Beer, Franz Ragowski, Maryam Zarae   2020 Berlin Film Festivali'nde Gümüş Ayı ve Fıpresci Ödülünü alan film. Bence fazlasıyla hak ediyor Christian Petzold. Berlin'in tarihsel dönüşümünü, tanık olunan yapıların yıkımı ve yeniden inşaası, değişen silueti ; âşkın yıkımı ve yeniden inşaası ile paralellik kuruyor. Diyalog metinlerden ziyade; görsel, Bach müziğinin mistik aurası ve suyun mitolojik arkeik yapısını kullanıyor. Bu şekliyle Kieslowski'ye yakın bir anlayış buldum. Seçtiği oyuncuların performansı olağanüstü gerçeklik hissi veriyor. Undine ; Mitolojik olarak Kendisini aldatan erkeği öldürüp suya dönmek istemektedir. Undine karakteri, Berlin Tarihi hakkında konferanslar veren yalnız yaşayan bir tarihçidir. Film bir cafede sevgilisinin kendisini aldatması hakkında bir...
Resim
             bout de souffle ( Serseri Âşıklar)   GODARD SİNEMASI               2.Dünya savaşı sonrası ortaya çıkan, Fransız Yeni Dalga "Auteur" Akımının ilk örneklerinden  bout de souffle ( Serseri Âşıklar) Hollywood filmlerine karşılık bir parodi niteliğinde yapım. Yeni Dalga akımının en önemli özelliklerinden birisi diğer sanat dallarına gönderme yapması. ( Edebiyat, Resim) Kurgu Tekniğinde atlamalı kurgu tekniğini kullanır. Mekanlar gerçektir, Fransız sokaklarında arkaplanda tarihsel akış olduğu gibi aktarılır. Dialoglarda Fransa ve Amerika karşılaştırmasi yapılır; alt metin olarak , savaş ve iktidar sistemlerine karşıt, âşkı ve avareliği savunur. Godard aynı zamanda eril /dişil söylemleri ve kadının erkek gözünden değer yargılarının da bir eleştirisini sunar. . .Michel Poiccard( Jean Paul Belmando) Marsilya'da araba çalar ve bir polisi öldürür. Arkadaşlar...
Resim
  . Rain Man Yönetmen: Barry Lavinson             Otizm konusunu çok iyi anlatan zamansız bir film. Özellikle Dustin Hoffman,   g erçek anlamda bir otizmli nasıl davranır empati kurmuş ve iyi bir oyunculuk sergilemiş. Uyumsuz bir otistik birey olarak Raymond ( Dustin Hoffman ), Los Angeles’da kardeşi Charli’nin ( Tom Cruise), maddi hayata düşkünlüğünden farklı olarak hayatın temel akışına uyum sağlayamayan ancak farklı konularda Deha denebilecek özelliklere sahiptir. Kurnazlık, stratejik davranma gibi Kapitalist normların dışında ne kadar ötekileştirilmiş bireyi ise Raymond; Charli de kapitalist işleyiş kurallarıyla uyumlu, kardeşini kurnazca kandırmayı bile düşünen Las Vegas’daki kumarhanelerde onun Dahi yeteneklerinden yararlanmaya çalışan Kapitalist Liberal bir tiplemedir. Ancak Babalarının ölümüyle bir araya gelmek zorundalıkları, zamanla bir arada oluşlarının etkileşimi sonucunda Charli’de   kendi çocukluğunun bi...
Resim
  Trois Couloeurs : Bleu Krzystof Kieslowski Sineması Zbigniew Preisner, Kieslowski filmlerinin bestecisi, kompozitör             Slovaj Zizek, David Keith Lynch ’ın bir Deha olduğundan bahsederken Gıdıklanan Özne adlı eserinde Hegel metinlerinin çözümlemesinde Lynch’ın filmlerinden karşılaştırmalar yapar. Kieslowski de bir Dehadır; çünkü karakteristik bir üslup yaratmıştır ve bunu yaparken Witgenstein’ı incelemiş ve onun metinlerinden oluşan bir belgesel film oluşturmuştur. Mehtap Kılıç Aziza La’Ra Kuğu’nun, Witgenstein hakkında bir konuşma yaptığı Sinema Festivali’nde karşılaştılar. Birbirlerinden övgüyle sözettiler. Bir Dehanın bir Başka Deha ile   karşılaşma anıydı. Krzystof Kieslowski'nin 1993 yapımı Fransız Bayrağını simgeleyen üç renk üçlemesinin 1.si olan Trois Couloeurs : Bleu, "Özgürlük" temasıni işler. Filmde bir kaza sonucu kızını ve besteci kocası Patrice de Couray'i yitiren Julie'nın Hayatı yeniden s...
Resim
21 GRAM FİLMİ Alejandro Gonzales Inarrito              21 gram filmi ; Babel, Paramparça Âşklar ve Köpekler, Ameros Perros filmlerini de kapsayan ölüm üçlemesi filmlerden biri. Yönetmen ; Alejandro Gonzales Iñàrritu Yazan ; Guillermo Arriago              Akademisyen olan Paul Rives ( Sean Penn) ve karısı Mary ( Charlotte Gainsbourg) ; Paul Rives'ın kalp nakli bekleme surecinde kalp nakli olamadığı durumda hayatının birkaç aylık bir süresi kalmıştır. Bu gerilimli süreçte Mary'nin kocasını kaybetme anksiyetesi çocuk yapma arzusuna dönüşür. Suni döllenmeye kafayı takmıştır. Paul'se kendi varoluş sancısı içinde debelenmektedir.         Cristina Peck ( Naomi Watts) kocası ve çocuklarına bağlıdır. Kocası ve çocukları bir trafik kazası geçirir. Aslında kızlarından biri daha erken hastaneye yetiştirilse yaşayabilecektir. Kocasının hastan...
Resim
    Spring, Summer,Fall, Winter...and Spring ( İlkbahar, Yaz, Sonbahar,Kış...ve İlkbahar) Kim Ki Dug sineması;       Film Göl kıyısında Budist bir Keşiş ile küçük çırağının arasındaki Usta/Çırak ilişkisi ile Mevsimlerin ve Ruhun Döngülerini görsellik ve olgusal olarak anlatan bir başyapıt film. İnsan varlığının Ruhsal evrimini ve gelişimini diyalektik döngüsel doğa anlayışı ile tasvir eden Kim Ki Dug aynı zamanda insandaki yıkıcı doğanın doğru bir usta eğitimi ile yönlendirilip ehlileştirileceğini de vurgular. * İlkbahar ; uyanış, merak, doğayı keşfetme ile çocuğun ilk suç, bedel ödeme kavramıyla da tanışmasıdır. * Yaz; Gençlik, dürtüler, cinsellik, akıl, duygular ile denge arayışıdır. * Sonbahar ; Olgunluk, öğrenilmiş öğretinin deneyimler yoluyla sentezlenmesidir. * Kış ; Olgunluğun doruk noktası, yitirilmiş olanla kazanılmış olanın ruhu beslediği dönemdir . * İlkbahar ; Yeni bir döngüye donüştür. Tıpkı manastırın göl üzerinde ahenkli s...
Resim
  Dead Poets Society Edebiyat Uyarlaması Film; Ölü Ozanlar Derneği              Şiir her zaman yaşayan bir varoluş biçimidir ve bu nedenle şiir yazabilmek ve yazdığınızın şiir olduğunun anlaşılması sadece seçilmiş ruhlara bahşedilmiş bir lütuftur. Her şiir olarak sunulan metin şiir olmadığı gibi, bir klanın yada kitlenin ortaklaşa uzlaşıp, çok fazla karşımıza çıkan bir metin olduğu için de onu şiirsel bir metin olduğunda uzlaşamayız. Çok şükür bana bahşedilmiş olan yaratıcı deha olma özelliğimle şiirsel metin ile şiirsel olmayanı ayırt edebiliyorum. Rilke, Rimbaud, Shakespeare, Ingeborg Bachmann, Paul Eluard, Louise Glück dediğimde bunların şair olduklarının kanıtı şiirsel metinlerinin özgünlüğüdür. Yine en sanatsal metinlerin ortaya çıkaran Dahi Şairler şiirlerini yazarken en üst düzey varoluşsal bir yaratılışla bir nevi inşirah etmiştir. Bu edebiyat uyarlaması sinema filmini seviyor olmamın nedenlerinden birisi aslında...
Resim
 CHOCOLAT Dram/Romantik Film, Johanna Harris'in 1999 tarihli "Chocolat" isimli romanından 2000 yılında İng/ABD ortak yapımı olarak sinemaya uyarlanmış bir romantik drama. 1959 Kışında Vianne ( Juliette Binoche) kızı Anouk ile Ortaçağ ritüelleri ile yaşayan bir Fransız kasabasına gelirler. ( lansquenet-sous-tannes) Vianne çikolata yapımı konusunda harikalar yaratmaktadır. Öyleki kasabalılar başlangıçta aykırı gelen bu kahramanın eninde sonunda çekimine kapılırlar. Çünkü aslında Vianne sadece insanların hayattan biraz olsun keyif almalarını istemektedir. . . .Ve en önemli nüanslardan biri ; Vianne'nin annesinin ruhuyla kurduğu iletisimlerde kendi kızıyla olan bağını anladığıdır. Böyle bir yoruma hiç rastlamadım. Anneliğe dair ince göndermeler var diye düşünmekteyim. . . .Ve özgürlük tutkusunun aynı zamanda filmde Juliette Binoche'nin oynadığı karakter ile Johnny Depp'in temel tutkuları olduğu anlaşılıyor. 2.05.2020 tarihinde kitap.mekan.kahve instagram profilind...
Resim
  Şiddet üretimi, insanın var kılınmaması sorunsalı veya popülerleşmiş bir ifadeyle ötekileştirme Uzun zamandır şiddet biçimleri ve şiddet kavramının çerçevesi hakkında düşünüyorum. Kim olursa ve ne olursa olsun bir insanın var kılınmaması bir şiddet biçimidir. Örneğin digital sosyal medya platformlarında yada kamusal herhangi bir mecrada ; Kendinizi sürekli sizi takip edenlerce onaylanmak üzere sunmak ancak ötekinin kimliğine zihninizde oluşturduğunuz statükocu bir süzmeyle ben önemliyim, onlar öğrenmesi gerekenler gibi sürekli kendi cümlelerinizi ifade ediyor olmanız da bir tür şiddettir. Şiddet ayrıca bir enerji olarak yapıcı olarak kullanıldığında her kavramın çift yönlü oluşu gibi tu kaka değildir. Şiir de bir nevi şiddettir var olmaya yönelik bir haykırıştır. Müzik de bir tür şiddettir dinlemek istemeyen için sürekli konuşan bir tipleme de şiddet üretiyordur. Ancak burada temel problem herkes için bu yapıcı ortam ve olanakların işlerlik kazanıp kazanmadığı. Velhasıl hiç bir ç...
 Ba'l'kon'daki Barok erguvanlar Ba sesi yankılanır rüyanın kuşlarında; Ba Bach Bal Konsun kuşlar semaya  işte rüzügar işte kanat çırparken meleklerin  Bach çalarken çocuğun rüyasında  kanatlanmış bir kuştur barok gözlerinde yıkadığın Aşk Şimdi adogio uçuyor  peteğinde arılar bal yaparken rüyalarında  çocuğun haykırışında bir doğum gibiydi her sabah  balkondaki erguvanlar kadar gerçektin seni sevmelerim AŞK uçuyor özlem dolu sabahlardan balkonların erguvanlarına  Işık doğuyor her sabah yeni bir çiğ tanesinin saydamlığında kıvrılırken tinimde  Bir cenin ürpertisinde bal yaparken arılar, Aşk semasında dönüyor yeniden  Işık ve Aşk gibidir dünyada olan, BA sesinde erguvanlar açarken  Barok bir hüzün dökülüyor geçip giden bir zamana doğru  Sonsuzluğun ırmağından akarken sular 16.02.2022 saat: 21.04 Bach dinlerken, İzmir Mehtap Kılıç Aziza La’Ra Kuğu Hasat Dergisinde yayınlanmıştır
 Rüzgârın şarkısı kelebeğin Buharlaşsın zamanın birikmiş belleği Bir kelebeğin kanatları tırtılında Metamorfoza uğramış Rüzgârın şarkısını biliyordu O Çiçek tozlarıyla dans ediyordu zamansız Sonsuz devinimdi olmakta olan ne ise O olarak değişiyor ve dönüşüyordu Özden söze sözden köze közden küle Külden öze özden söze Oluş zamansız ve mekânsızdı Harfi yoktu kimsenin Söz yitik bir “im”di Heceler, kelimeler, imgeler, tümceler bir bulmacanın kayıp göstergeleriydi şimdi Birden anlam çoğaldı ve yoğunlaştı öz’de Kanatlarında güneş pırıltısı kelebeklerin sevinciyle Sonsuz bir devinimdi varoluş Rüzgârın şarkısını söylerken kelebekler                                   Mehtap Kılıç Aziza La’Ra Kuğu                                                03.12.2020 / 18.39 Aydın Açıklama; Bu şiir...
Tutulma anı   Mavi zamanlı ışık huzmelerinden Gümüş renkli denizlere doğru evrilirken akşamlar Hiçlikle yoğrulmuş insan zamansız ve mekansız hülyalara dalarken Beyhude geçer gider imgeler denizi Sonsuz bir limana doğru savrulurken rüyalar   Ah kimsesizdir şimdi gülüşler Gülüşler ki hüznün kardeşidir Rüzgarında Tutulur ay Venüsle İmgesiz ıstırabı öğrenmiştir O Annenin rahmini Ve Babanın Rahmanı örtmüştür şimdi Leyla’nın aşkını Aşk ki kavuşamamadır Şarabi bir suskunlukla çağlayan nehir gibi     20.06.2020 / saat: 23.01 Ruhumda yankılandı bu dizeler Mehtap Kılıç  Aziza La’Ra Kuğu açıklama : bu şiir ilk defa Galata Pera dergisinde 2021'de kamusal alanda görünür kılındı
HENÜZ  İlk şiirimi 7 yaşımda anneme yazdım. Son şiirimi henüz yazmadım.                          Mehtap Kılıç Aziza La'Ra Kuğu
  Eylül’de Tan kızılı Bir zamanda “…Ben de var oldum bütün bu nesneler arasında su gibi, ağaç gibi, kuş gibi gerçek…” Kimlik, Sait Maden     Açılmış kanatlarım Bir eylül ikindisinde Annemin tininde tankızıllığına doğru   Yumağına sarmış ilmik ilmik şairliğime doğru eğirmiş   Bazen rüya labirentlerinde içime seslendiğin gibi Dokunuyorum suskuya sana doğru Eylülün bağbozumlarında güneşin ışıldayan yankısıyla Şırası yokluğunla varlığa dönüşen bereketi özleminin   Yokluk var olmamak olamaz O zaman sana dokunamazdım içimde suskunun yaprağına   Her eylül her doğumum yeniden kutsamaktır seni anne                                                                       Türkçe yazan Şair Kadın:  Mehtap Kılıç Aziza La'Ra Kuğu       ...